Kayıtlar

BENİM MİNİK AŞK BÖCEĞİM

Gün ola ki; harman ola, Cücük Gözlüm benim ola. Sevdam üzerinde kala, Benim minik Aşk Böceğim. Sarsam seni doya doya, Hele bak şu güzel huya... Kurban olam selvi boya, Benim minik Aşk Böceğim. Dudak kiraz, yanak elma, Kirpiği sanki maskara... Ölüm gelse sokmaz dara, Benim minik Aşk Böceğim. Elinde boks eldiveni, Mutfakta şef ahçı sanki... Zevahirle zıttır kendi, Benim minik Aşk Böceğim. ... Mehmet ŞAHİN

MUHTACIM

Muhtacım sana, hem de her bir zerrene; Nefesine, gülüşüne, sohbetine, Bin derdimin, tek dermanı oluşuna... Kurban olurum, seni bana verene. Muhtacım; gül kokulu, narin tenine. Eline, koluna, incecik beline; Sevgine, saygına, salt güzelliğine... Kurban olurum, seni bana verene. Muhtacım; o ela, cücük gözlerine. Tatlı dillerine, şirin sözlerine. Hilal kaşlarına, ok kirpiklerine... Kurban olurum, seni bana verene. ... Mehmet ŞAHİN

15 TEMMUZ DESTANI

Evvela, “Hubbü'l-vatan, mine'l-îmân!” Yani, vatan sevgisi imandandır! Böyle öğrendik, anadan-babadan. Zira, esas anadır bize VATAN. O şanlı bayrağa al rengi katan; Şüheda kanıdır, toprakta yatan. Türlü masivaya vatanı satan, Haini affetmez ebedi, atam. … Mehmet ŞAHİN 

BIRAKMADIN

Hayalimde neler vardı, Yapacak hal bırakmadın. Kırdın kolum, kanadımı, Tutacak dal bırakmadın. Hayat su gibi akarken, Yüzecek sal bırakmadın.  Bülbül gibi ötüşürken, Konacak gül bırakmadın.  Bir hışımla yakıp yıktın, Çevremde kul bırakmadın. Rezil ettin dört bir yana, Tutacak el bırakmadın. Böyle miydi, senin vefan? Soframda tuz bırakmadın. Kahvenin hatırı da yok, Diyecek söz bırakmadın. Hile hurda ile karda, Yürüdün iz bırakmadın. Beni yalnız, bir başıma; Gurbette az bırakmadın. Aşık Mehmet yazdı yine. Susacak dil bırakmadın. Sayende çok sürgün yedi, Gezecek il bırakmadın. ... Mehmet ŞAHİN

ACININ RENGİ YOK

Acının rengi, ırkı, yurdu yoktur. Zira, acı evrenseldir. Her ne kadar evrensel olsa da bir o kadar da bireyseldir. Atalarımız: “Ateş düştüğü yeri yakar.” Diye buyurur. Kor ateşin sızısı, vicdanı olan tüm kalplerde duyulur. Nasıl ki; akan gözyaşının mekanı yok, rengi yok, ırkı yok… Acının da öyle, ikisinin de vicdandan gayrı feri yok. Vicdan sahibi olan tüm insanlar, duyar mazlumun sesini. Kalbinin derinliklerinde hisseder, acının kütlesini. Dün Kuzey Kıbrıs'ta, Bosna Hersek’te, Karabağ’da, Ruanda’da… Bugünse Ukrayna’da, Filistin’de, Türkistan’da, Arakan’da… Zulüm; farklı yerlerde, farklı zamanlarda ve farklı sıklıkta. Ancak; acı ve gözyaşı, hep aynı renkte, aynı ağırlıkta. ... Mehmet ŞAHİN 

YAŞ OTUZ 3

Yaş 33;  yolun başı mı? Ortası mı? Sonu mu? Bilmem.  Bildiğim tek şey var,  o da bu zamana kadar hayatı yaşayamadığımdır. Hayatı anlamaya başladığımda,  hep bir yanımda bazı kavramların ve duyguların eksikliğini hissettim. Zamanla sol yanımda, ömrüm boyunca taşıyacağım derin bir boşluk olduğunu keşfettim. Ne yazık  ki bu keşif, kaşifini heyecana ve mutluluğa boğan cinsten değildi. Daha ziyade keşfeden minicik kalbimi de ufacık bedenimi de dibi görünmeyecek kadar derin ve karanlık kuyulara gömen cinsten bir keşifti. “Baba” kavramı yoktu; benim o minik ve narin bedenimin ezilip büzüldüğü, kalın yorganın altındaki, -boğulmaktan sabahın ilk saatleriyle duyulan annemin hoş, davudi sesini duyduğum anda kurtulduğum- derin bir gölet oluşmuş eski döşeğimin içinde uyandığımda. Kalktığımda, odamda. Dışarı çıktığımda, küçük dünyamın geri kalanında…  Hayatımın her anını, genç yaşta dul kalmış annemle ve annemin yorulmadan, bıkmadan, usanmadan peşinde koşturmakta olduğu işlerle dolduruyord

BEN GELDİM

Yokuşlar son buldu, sırada iniş. Dertsiz olan yalnız ölüler imiş. İndim, baktım; ova dümdüz ve geniş. Dertlere sırtımı, döndüm de geldim. Yıllarca ağladım, gülmedi yüzüm. Hayırlı birkaç dost, görmedi gözüm. Gönülden gönüle, varmadı sözüm. Sahrada kendimi, buldum da geldim. … Mehmet ŞAHİN