Kayıtlar

GÜL etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

BEYHUDE

Şu kısacık ömrüm geçti beyhude. Önümü, ardımı toplayamadım. Sıla da, gurbet de tüttü gözümde. Yazık, doya doya koklayamadım. Hayat, kısacık bir rüya gibiydi; Nasıl geldi / geçti, kavrayamadım. Oysa, sevenlerim öyle çok idi... Bir anda yok oldu, anlayamadım. Gönül bahçemde gül kalmadı, soldu. Dost bildiklerim, hep düşmanım oldu. Düşmanlarım beni korkutmuyordu. En derin yaramdan, dostlarım vurdu. ... Mehmet ŞAHİN

SAYIN HAKİM

İki bin on yılında, başladı çilem; Ne anam mutlu oldu, ne de sevdiğim. Bir yıl boyunca sürdü, meşum ikilem; Ne ben mutmain oldum, ne de sevdiğim. Kara toprağa düştü, ciğerim anam; Akbabalar üşüştü, ona mı yanam? Bu meyus acılara, nasıl dayanam? Ne ben bahtiyar oldum, ne de sevdiğim. Sevdiğimi aldım da, yar eyledim, boş; Ne seven tatlı geldi, ne sevilen hoş. Net göremedim asla, dünya hepten loş; Ne kamer aydınlattı, ne de “Güneş”im.  Sevgimiz, huzurumuz; kayboldu, gitti. Direndik beraberce, yine de bitti. Eş, dost, akraba var ya; hepsi terketti. Ne sevenimiz kaldı, ne de sevgimiz. Tek suçum boşanmaya çalışmak oldu. Mahkeme, kadın diye; hep haklı buldu. Psikolojim çöktü, gençliğim soldu... Ne sağlam dalım kaldı, ne de güllerim. Velhasıl yürümedi, sayın hakimim. Toz oldu uçuverdi, tüm birikimim. Umrunuzda mı sanki; keza, ben kimim?  Ne eşim huzur verdi, ne de mahkeme. Hakkımı savundukça, vurmayın daha. Hakimliğinize de, güvenmeyin ha. Hepimiz döneceğiz, adil Allah’a. Ne makamlar ...

IRKÇILIK

Sen mi seçtin sanki; ırkını, aslını, rengini? Varsın anlamasınlar, yaratılışın dengini. Allah, kesin bir şekilde yasaklar ırkçılığı; Yoksa ezdirir mi, gül kokulu peygamberini? Hazreti Muhammed, buyuruyor ki ümmetine: “Irkçılık (asabiyet), hususunda direten de; İddia eden, üstün gören de bizden değildir. Irkı uğruna savaşan da, uğrunda ölen de.” Bunun üzerine söz söylemek, kimin haddine? Aksini iddia eden, derhal gelsin kendine! Yaratanın gazabına uğramak istemezsen; Saygı göster her kula ve dahi onun ceddine. ... Mehmet ŞAHİN

GARİP

Şu dünyada ne olursan ol, olma bir garip. Garibe nasıl bakarsan bak, bakma bir garip. Hal-hatır soracak olursan, sorma bir garip. İkramda bulunmak istersen, verme bir garip. Nereden gelirsen gel, ama gelme bir garip. Her neye gülersen gül, ama gülme bir garip. Nasıl yaşarsan yaşa, ama kalma bir garip. Ne halde ölürsen öl, ama ölme bir garip. ... Mehmet  ŞAHİN